İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne imza atmış yaklaşık 200 ülke Taraflar Arası Konferans’ta (COP, Conference of Parties) iklim krizine karşı mücadelenin ana hattını belirlemek üzere her yıl bir araya gelerek müzakereler gerçekleştiriyor. Bu yıl 28. Taraflar Konferansı kapsamında dünyanın dört bir yanından ülkeler insanlığın karşılaştığı en büyük meydan okuma olan iklim krizine karşı 30 Kasım-12 Aralık tarihleri arasında COP28’de bir araya geliyor. Yaklaşık 200 ülkenin temsilcilerinin katıldığı zirvede, insanlığın karşılaştığı en büyük sorun olan iklim krizine çözüm aramak adına pek çok oturum düzenleniyor.
İklim krizinin hikayesini anlattılar
İklim kriziyle mücadele konusunda toplumun her kesiminde dönüşüm başlatmayı amaçlayan Yuvam Dünya Derneği, bu yıl gelişmeleri COP28’den bildirmek üzere Dubai’deki zirvede yerini aldı ve konferans kapsamında bir panel gerçekleştirdi. 6 Aralık’ta gerçekleşen “Bizim Hikayemiz / The Story of Us” adlı panelde, farklı disiplinleri temsil eden konuşmacılar iklim krizinin hikayesini farklı perspektiflerden anlatarak kendi alanlarının sunduğu bakış açılarının çözümlere nasıl katkıda bulunabileceğini değerlendirdi.
“Hepimiz hikaye anlatıcılarıyız”
Yale Üniversitesi İklim Değişikliği İletişimi Bölümü Başkanı Anthony Leiserowitz, “Bizim Hikayemiz / The Story of Us” isimli panelde küresel düzeydeki iklim krizi algısını şöyle özetledi: “Küresel düzeyde yaptığımız en güncel araştırmaya göre dünyadaki her 10 kişiden 4’ü iklim değişikliğini hiç duymamış durumda, bu neredeyse 2 milyar insan demek. Bu kişiler iklim krizinin yıkıcı etkilerine karşı en kırılgan gruplar. Sonuçlara ilk ve en sert şekilde maruz kalan ama bu krizin ortaya çıkmasında en az rolü olanlar. Dolayısıyla dünya genelinde temel bilgiyi yayarak farkındalığı hala artırmamız gerekiyor. Benim ülkemde ve birçok gelişmiş ülkede iklim değişikliği bir kriz, bir aciliyet olarak görülmüyor. Sebebi ise çoğu insanın durumu zaman ve mesafe açısından hala uzak bir sorun olarak görmesi. “Kendi ülkemi, topluluğumu, arkadaşlarımı, ailemi ve beni etkileyecek bir sorun değil” gibi düşünmenin sonucunda iklim değişikliği psikolojik olarak uzak ve insanların duyduğu ama neden bu kadar önemli olduğunu ve acilen harekete geçmemiz gerektiğini anlamadıkları bir konu haline geliyor. Dolayısıyla bu durumun kitlesel iletişim ve kültürel iletişim araçlarında yer alması gereken bir çağrı olduğunu düşünüyorum. Çok önemli olsalar da sadece gazeteler ve televizyon programlarını kastetmiyorum. Çünkü aslında hepimiz hikaye anlatıcılarıyız. İklim değişikliğinin tam burada, şu anda ve dünyanın her bölümünde gerçekleştiğini, şimdiden çok fazla insanı etkilediğini ve maalesef gelecek yıllarda 1.5 dereceyi, hatta ötesini aşarak sonuçların daha kötüye gideceğini aktaracak olanlar bizleriz. Dolayısıyla yapmamız gereken çok fazla iletişim var.”
“Enerji Dönüşümü bir seçim değil, dünyamızın geleceği için bir zorunluluk.”
Galata Wind Enerji CEO’su Burak Kuyan, “İklim değişikliğine karşı mücadelemizde çok önemli bir noktada bulunuyoruz; bu durum artık zamanımızı tanımlayan ve ortak hareket etmemizi gerektiren bir meydan okuma. İçinde bulunduğumuz bu önemli dönüm noktasında, yenilenebilir enerji sadece çözümün bir parçası değil; temel taşıdır ve bu enerjiye geçiş artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. Galata Wind Enerji olarak bu dönüşümün ön saflarında yer almak için cesur adımlar attık. Rüzgâr ve güneş enerjisine odaklanarak yalnızca yenilenebilir enerjiye yatırım yapmayı taahhüt ettik. Bu taahhüde büyük önem veriyor ve sürdürülebilir bir geleceğin inşasında önemli bir rol oynayan bu sektörün temsilcisi olarak rüzgar ve güneş enerjisi ile %100 temiz enerji üretiyoruz. Yenilenebilir kaynaklara geçişin hızlandırılması ve insanların temiz enerji kaynaklarına erişiminin kolaylaştırılması bizlere yeni istihdam alanları, ekonomik büyüme ve sağlıklı bir ekolojik çevre fırsatı da sunacağına inanıyor ve bunun stratejik bir seçim olarak görüyoruz.” dedi.
“Bugün maalesef derinlerde balıklardan çok plastik atıklarla yüzüyorum.”
Milli Atlet ve Serbest Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen, kendi deneyimlerini şöyle aktardı: “Su benim evim, denizler ve okyanuslar yaşam alanım. Eskiden astımı olan ve okula bile gidemeyen bir çocuk olarak su ve su altı sporlarıyla tanışmak hayatımı tamamiyle değiştirdi. Fakat şu anda balıklardan çok plastiklerle yüzüyorum. Yaklaşık 25 yıldır okyanustayım, aslında bu farklılığı görmek dünya için çok kısa bir zaman. Sudaki ısınma, plastikler, yasadışı ve aşırı avlanma okyanusları tehdit ediyor. Sorumlu hissediyorum ve çözüm için, her şeyden önce evim için bir şeyler yapmak istiyorum. Bu konulara dikkat çekmenin büyük fark yaratabileceğine inanıyorum. Dünya rekoru kırmış biri olarak sesimi yükseltme gücümü okyanuslarda balıklardan çok plastik olduğunu, okyanusların ve dünyanın zor durumda olduğunu anlatmak için kullanmak istiyorum.”
“Yaşama ve dünyaya saygı felsefemizle sürdürülebilir bir yaşam için çalışıyoruz ve çalışacağız.”
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, “Sürdürülebilirlik, Türkiye için bir taraftan büyük bir mücadele, diğer taraftan da büyük bir imkan. Bu bakış açısıyla biz de 2020 yılında sürdürülebilirlik manifestomuzu Yaşama Saygı başlığı altında yayınladık. Sürdürülebilir marka yolculuğumuzda dört ana eksen belirledik. Dünyamıza Saygı, Topluma Saygı, İnsana Saygı, İşimize Saygı. Sürdürülebilirliği marka olarak var oluşumuzun temel çerçevesi kabul ettiğimizi ifade ettik. Topluma Saygı başlığında yürüttüğümüz çok sayıda proje ile kadınların iş hayatına katılımını destekleyerek, toplulukları güçlendirmeyi öncelikli sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. Bu amaçla 2016 yılında başladığımız ‘El Emeği’ projemizde normalde nakış makinelerinde yapılan işleri, özellikle Güneydoğu Anadolu’daki kadınlara yaptırıyoruz. Bu sayede 2016’dan itibaren 6 bin kadın üretim zincirinde yerini aldı. Dünyamıza Saygı‘ çerçevesinde Türkiye’de ‘Better Cotton’ inisiyatifini imzalayan ilk firma olduk. 2023 yılında pamuk içeren ürünlerimizin yüzde 25’i Better Cotton’dan oluşacak. 2025’te yüzde 50’ye çıkmasını hedefliyoruz. Bu sayede 2025 yılının sonunda yaklaşık 8 milyon metreküp su tasarrufu elde edilmiş olacak.” dedi.
Yuvam Dünya Yönetim Kurulu üyesi Emir Medina’nın, “Kurumlar, toplumlar ve bireyler için iklim krizi ile neden mücadele etmemiz gerektiğini anlatmanın en etkili yolunun “ilişki kurmak”tan geçtiğini görüyoruz. Dünya ile bağımızı yeniden inşa etmeye ihtiyacımız var. Yuvam Dünya olarak biz de, tam da bu ihtiyaçla bu panelde olduğu gibi tüm çalışmalarımızda farklı disiplinlerden insanları bir araya getirerek iklim krizinin hikayesini farklı perspektifler üzerinden anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü bu bizim hikayemiz. Ve bu hikayenin sonunu değiştirebilecek son nesil biziz.” diyerek özetlediği panelde iklim değişikliği ile mücadele motivasyonu sağlamak ana amaç olarak öne çıktı.
İSTANBUL (UHA) - SEZGİN AKKOYUN
SON YAZILAR